Ders çalışma bir disiplin gerektirir. Eğer bir çocuğun ya da gencin yaşamla ilgili bir disiplini yok ise yani görev ve sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınıyorsa elbette ders çalışma ile ilgili de görev ve sorumluluklarından kaçacaktır.
Bu görev ve sorumluluklar daha önceki bölümlerde de bahsedildiği gibi anne-baba tarafından küçük yaşlarda çocuğa kazandırılır. Bu aynı zamanda içsel disiplini kazanmaktır. Başarının asıl anahtarı da işte çocuğun bu içsel disiplini kazanmasından geçer. Halk arasında ‘’ okumak içinden geliyor ya da okumak içinden gelmiyor’’ diye tabir edilenler aslında tam olarak doğru değildir. Çünkü aslında her çocuk başarmak ister. Her bireyde öğrenmeye merak güdüsü vardır. Ancak çocuğun içinde büyüdüğü ailenin eğitim şekli çocuğun içindeki öğrenmeye merak güdüsünü ortadan kaldırabileceği gibi arttırabilirdir. Bu bölümde öğrenmeye merak içinde olan,görev ve sorumluluklarının bilincinde olan ve bir ders çalışma disiplini edinmiş olan çocuklara destek olan bilgiler paylaşacağım gibi aynı zamanda ders çalışma disiplini olmayan ama bu disiplini kazanmak için kitabı okumayı seçen çocuklara,gençlere de destek olmak adına bilgiler paylaşacağım.
SINAVA HAZIRLANMAK….
Sınava hazırlanmak adeta bir sporcunun kampa girmesi gibidir. Tam bir plan,program,organizasyon yani bir disiplin gerektirir. Gencin zamanı iyi planlaması , ne zaman ve neye çalışacağını, ne kadar çalışacağının üstünde önceden iyice düşünmesi gerekir. Bazı öğrenciler duyarak daha iyi öğrenirler bazı öğrenciler ise görerek daha iyi öğrenirler bazıları ise deneme-yanılma yöntemini kullanarak daha iyi öğrenebilirler. Bazı öğrenciler sınava hazırlanırken 2 saat çalışıp sınavdan oldukça yüksek bir puan alırlarken bazı öğrenciler saatlerce ders çalışarak sınava hazırlanırlar ve vasat bir puan alırlar. Peki ama bir öğrenci çokkkkk uzun saat dilimlerinde ders çalışıp sınava hazırlandığı halde neden iki saat çalışıp sınava giren bir öğrenciden daha düşük puan alırlar? Bu noktada açıkcası tek bir neden yok. Birden çok buna sebep olan faktör olabilir.
1. Öğrenci kendini tanımıyor olabilir yani işitsel mi görsel mi ? işitsel bir öğrencinin görsel yöntemleri kullanarak ders çalışması öğrencinin çokkk uzun zamanını alabileceği gibi konsantrasyonunu da dağıtabilir ve sınavdan vasat puan almasına sebep olur.
2. Anksiyete yani kaygı da performansı negatif yönde etkiler. Eğer bir öğrenci ders çalışmaya başlarken ‘’ bu konu çok zor ,ben anlamıyorum,şimdi bu konu sınavda çıkacak ben yapamacağım…ya da çalışılması gereken çok konu var ben yetiştiremeyeceğim….gibi ‘’ ya ..? ‘’ ile başlayan pek çok cümle ve soru arasında kaybolur gider..Muazzam bir endişe hali yaşadığı için de haliyle dikkatini belli bir konu üzerine vererek ders çalışmayı beceremez. Çünkü öğrenci ders çalışmaya ve başarmaya odaklanmamakta ders çalışamamaya ve başarısızlığa odaklanmaktadır. Bu tarz kaygıları olan bir öğrenci isterse 10 saat ders çalışsın bu kadar yoğun kaygı ile yine başaramaz yine başaramaz.
3. Öğrenci şu soruyu kendine sormalı ‘’ Ben bu dersi kimin için çalışıyorum? Neden çalışıyorum?’’ Bazı gençler ‘’ sınıfı geçmek için ‘’ cevabını verirlerken bazı gençler ‘’ öğrenmek için ‘’cevabını verebilirler ama aynı zamanda ‘’ annem-babam yeter ki azarlamasın,dırdır etmesin’’ diye düşünüp ders çalışmaya çalışan öğrencinin sayısı da hiç de az değildir. Bu noktada elbette ‘’ annem-babam yeter ki dırdır etmesin’’ diyerek sınava çalışmaya çalışan bir öğrencinin ders çalışma verimliliği yüksek olmayacağı gibi sınavdan alabileceği not da yüksek olmayacaktır.
Odanın Düzenlenmesi
• Ders çalışmak için ortamın da düzenlenmiş olması, dikkat dağıtan uyaranların odada olmaması son derece önemlidir. Örneğin,televizyonun ve bilgisayarın odada bulunmaması daha uygun olur.
• Odada çok fazla eşya bulunması ya da duvarlarda çok fazla posterin asılı bulunması da gencin ders çalışırken dikkatinin dağılmasına sebep olabileceği için bu konuda da dikkatli davranılmasını öneriyorum.
• Çalışma masasının üstü boş olmalı ve gencin çalışacağı dersler hergün çıkarılıp ders çalışma bittikten sonra yerine yerleştirilmelidir. Ders çalışırken bazı gençler müzik dinlemek isteyebilir ama bazen gencin dikkati müzik dinlerken dağılabiliyor ama bazı gençler ise müzik dinlerken daha rahat konsantre olabilmektedirler. Müziğin konsantrasyonunuzu arttırıp arttırmadığını ancak deneyerek öğrenebilirsiniz.
SINAVLAR NEYİ ÖLÇER?
Sınavlar genel olarak iki şeyi ölçer, bilgi ve konsantrasyon. Sınavlarda sorulan sorular sizde konuyla ilgili bilginin varolup olmadığını ölçerken aynı zamanda bilgiyi kullanma gücünüzü yani dikkatinizi ölçer. Hemen her genç sınavlar için aynı bilgiyi edinmekte ve aynı tarz sorular sorulmakta
yani sınava girerken Ayşe’nin çalıştığı konular ile Ali’nin çalıştığı konular birbirinden farklı değil. Müfredat belli. Oysa sınavda Ayşe tercih ettiği yeri kazanırken onunla aynı paralelde çalışmış olan Ali tercih ettiği yere giremeyebilir. Bunun temel nedeni Ayşe’nin sınav sırasında rahat olması ve sorulara odaklanmasıdır. Yoksa Ali’nin sınavda başarısız olması ders çalışmaması değildir. Dersaneler,okullar çocuklara günde 200 soru çözün derler ama bir şeyi unuturlar önemli olan çocuk soru çözmek değildir,önemli olan soruya odaklanarak soru çözmektir. Bir genç 100 sorudan 50sini yanlış yapacağına 5o soru çözsün ama odaklanarak çözsün . Kalan zamanında dansa gitsin,spor yapsın. Öğrenmeye merak duygusu gelişsin. Yaşamından keyif alsın,rahatlasın. Sadece ders çalışan çocuklar mı daha başarılı yoksa hem spor yapan hem sosyal olan hem de ders çalışan çocuklar mı?
ZAMANI VERİMLİ KULLANMAK
Zaman yetersizliği çok yaygın bir sorundur. Hepimizin 24 saati var ve bizler zamanımızı nasıl yönettiğimize göre birbirimizden ayrılırız. Bazı insanlar zamanlarını iyi yönetemedikleri için 24 saatin kendilerine yetmediğinden şikayetçi olurlar. Bu insanlar zamanlarını bir türlü yetiremez ve hep sıkışırlar. Ders çalışırken de aynı şekilde öğrencilerin bir kısmı zamanlarını iyi planlayamadıkları için çalışma saatlerini oldukça uzun tutarlar ve spora,dansa,sosyalleşmeye zaman ayıramazlar. Oysa ki öğrencinin başarılı olması için sadece ders çalışması yeterli değildir. Öğrendiği bilgiyi kullanabilmesi de gereklidir. Eğer bir öğrenci sürekli beynine veri gönderiyor yani sürekli ders çalışıyor ise yaşamında keyif alacağı bir şey yok ise beyni de yorulur,öğrenci rahatlayamaz,kasılır. Sınavda da bu kasılma halini yaşayabilir. İşte bu nedenle ben öğrencilere asıl başarının ; ders çalışmak,sosyalleşmek ve spor yapmak olduğunu anlatırım. Yani bir öğrenci hem çalışmalı, hem iyi dinlenmeli hem de spor yapmalıdır. Başarı bu aşamadan sonra zaten gelir. Ama öğrencilere spor yapıyor musunuz? Diye sorduğumda pek çoğu ‘’ hiç zamanımız yok ki’’ diye cevap verirler. Hatta maalesef sporun faydasını bilmeyen pek çok anne-baba sınav döneminde çocuklarının spor yapmasını ‘’ spora zaman harcamasını’’ istemez. Zaten çocukların hiç zamanı yoktur ki…Gerçekten zamanınız yok mu ? sorusuna cevap bulmak için bir hafta boyunca her gün, saat saat ne yaptığınızı listeleyin. Pazartesiden başlayarak ,sabah uyandığınız andan gece uyuyana kadar listeyi düzenli bir şekilde doldurun. Sabah uyanma ,tuvalet,okula gitme,okuldan çıkma,yemek vb ..Listeniz çok dolduğunu tahmin ediyorum. Peki şimdi yaptığınız liste üzerinde biraz düşünelim üzerinde biraz beyin jimnastiği yapalım.
Listede ‘’yapılmasa da olur’’ dediklerinizin yanına çarpı işareti koyun. Ardından’’ zaman harcadığınız ve aslında sizin işiniz olmayanların’’ yanına da çarpı işareti koyun. Şimdi bu çarpı işareti koyduklarınızı listeden çıkardığınızda çok boş zamanınız kaldığını göreceksiniz. Sonuçta bir düşünce kendiliğinden ortaya çıkmakta ‘’ Acaba biz zamanı doğru kullanmadığımız için zamanımız hiç bir şeye yetmiyor olabilir mi?’’ Listenizi yapın. Yazdıkça aslında zamanı nasıl ‘’ verimsiz kullandığınızı ‘’göreceksiniz…
ÖĞRENME VE BELLEK (HAFIZA)
Geçmiş yaşantıları ve bilgileri akılda tutma ve hatırlama gücüne “Bellek” diyoruz. Bellek öğrenilen bilgileri depolar, istenildiği zaman kullanılmasına olanak sağlar. Bellek; ikiye ayrılır; kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek. Beynimiz adeta bir bilgisayar programı gibi çalışır. Bilgisayara yazdığınız herhangi bir şey önce ön bellekte yer alır , kaydet dediğinizde ise bilgisayara artık siz o bilgiyi ordan silene kadar kaydolur. İşte beynimizde bu şekilde çalışır. Yeni öğrenilen bilgi önce kısa süreli belleğe gider ve eğer bu bilgiyi uzun süre beynimizde depolamak istiyorsak o zaman bilgi uzun süreli belleğe aktarılır. Elbette ki kısa süreli belleğe giden her bilgi uzun süreli belleğe aktarılmaz. İhtiyacımız olan,merak duyduğumuz bilgiler hiç bir çaba gerektirmeden uzun süreli belleğe aktarılır ancak merak alanımız içinde olmayan,ilgimizi çekmeyen bilgiler özel bir çaba ile uzun süreli belleğe aktarılır ve o noktada depolanır. Buradaki özel çabanın tam olarak karşılığı ise TEKRAR yapmaktır.
Ders çalışırken kısa süreli bellekteki bir bilgiyi uzun süreli belleğe aktarmanın yolu tekrarlama ve gruplamadır.
TEKRARLAMA
Yeni gördüğünüz bir konunun hafızada tutulması için kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılması gerekir. Beynimiz gün içinde binlerce uyarana maruz kalır ve uzun süreli belleğe ancak konsantre olup aktardıklarımız girer ve biz de zaten onları unutmayız. İnsan 20 dakika içinde öğrendiklerinin yarısını unutmaktadır. Bir saat içinde öğrendiklerinin de yüzde 30 unu koruyabilmektedir. Yani ilk defa çalıştığınız bir konunun yarısını ilk 20 dakika içinde unutursunuz. Günümüzde hafızayı güçlendirmek için pek çok kurslar açılmıştır ya da bilgisayar programlarına bir dolu para harcanmaktadır ya da evinizde kendi başınıza oynayabileceğiniz hafıza kartları satılmaktadır. Bütün bu çalışmaların tek amacı vardır; hafızayı güçlendirmek ve sınavlarda beynimizi en üst kapasitede kullanmaya çalışmak.
Hafızayı güçlendirmek için en etkili yöntem tekrar etmektir. Ancak ezbere dayanan tekrar yöntemi maalesef işe yaramaz. Önemli olan anlayarak çalışmaktır. Yani çalışılan konu beynimizde bir anlam ifade etmelidir. Ancak illa ki ezber yapmak istiyorsanız o zaman semboller,haritalar,grafikler ve anahtar kelimelerler ezber yapmalısınız. Tarihi öğrenmek için sadece okumanız ,ezberlemeniz yeterli değildir aynı zamanda konu ile ilgili görsel çalışmalar yapmak yani belgeseller izlemek de işinizi kolyalaştıracaktır. Film izlemek,belgesel izlemek hem görsel hem de işitsel tarafınızı destekler böylece çalıştığınız konuyu anlayabilir ve uzun süre belleğinizde koruyabilirsiniz.
Tekrar yaparken de önerdiğim yöntem 1 tekrar yöntemidir. Örneğin ilk tekrar 20-30 dakikalık çalışmadan sonra yapılmalı ve 10 dakika sürmelidir. İkinci tekrar 1 saat sonra olmalıdır ve 5 dakika göz gezdirme şeklinde yapılmalıdır. Üçüncü tekrar 1 gün sonra yine gözden geçirme şeklinde, dördüncü tekrar 1 hafta sonra yapılmalldır. Bu şekilde bilgiler uzun süreli bellekte son derece güçlü bir şekilde kalır. Sınava 1 ay sonra bile girseniz bilgiler bellekte yer eder. Ve elbette bu çalışmanızı görsel sunumlarla,belgesellerle desteklerseniz kapasitenizi en üst noktaya taşıyabilirsiniz.
Düzenli tekrar yapmayan bir öğrenci için ders çalışmak zaman kaybetmekten başka bir işe yaramaz.
Çok soru çözmektense tekrar yöntemiyle önce konuları çalışmak ardından konu ile ilgili 30-40 soru çözmek daha uygundur.
GRUPLAMA
Bilgileri anlamlı bir şekilde bir önceki bilgilerle arasında bağ kurarak kümelemedir. Yani olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurarak ders çalışma şeklidir.
HANGİ DERSE NASIL ÇALIŞALIM?
Fen bilimlerine nasıl çalışmak gerek?
Fen bilimleri ,gözlem ve deneye dayalı bilimlerdir. Fen bilimlerine çalışırken mantığa uygun olan düşünceye odaklanmak gerekir. Fen bilimlerine çalışırken ana konulara ait kavramları sembolleştirerek zihninizde kurgulamaya çalışın. Zihninde oluşturduğunuz sembooller ana kuralları oluşturmalı. Sizden fen bilimleri uzmanı olmanız beklenmiyor sadece üniversite sınavında temel kavramları hatırlamanız bekleniyor. Bu alana çalışırken mümkünse detaylara inmeyin, dağılmayın. Sadece ana kavramları zihninize yerleştirin. Soyutlaştırmak ve sembolleştirmek için kelime dağarcığınızın da güçlü olması gerekir. Her ne kadar fen bilimleri sayısal olsa da yorumlama beceriniz dersi özümseme ve performansınızı arttırmada size yardımcı olacaktır. Bu arada unutmayın,fen bilimlerindeki konular yığın halinde gelir, zincir gibidir. Bir konuyu iyice özümsemeden diğer konuya geçerseniz geçtiğiniz konuya tam olarak hakim olamazsınız. Bu nedenle öğrendiğiniz konuyu mutlaka aynı gün tekrarlayın ve geçmiş yıllara ait üniversite sınavında çıkan soruları da çözün. Ancak konuya hakim olmadan sadece test çözmek zaman kaybetmekten başka bir işe yaramaz.
Matematik Dersine Nasıl Çalışmalıyız?
Matematik sınıfta dersi tam olarak dikkatinizi vererek öğrenebileceğiniz bir derstir. Dersi dinlerken kendinize ait not tutma sisteminiz olmalıdır. Yani notlarınızı uzun cümlelerle değil kısa sembollerle tutmaya çalışın. Matematik sadece dinlenilerek öğrenilen bir ders değildir aynı zamanda yazarak da öğrenilen,çalışılan bir derstir. Aldığınız notlar sizin için bir anlam ifade etmelidir. Çünkü konuyla ilgili soruları çözerken elinizdeki kodlu notlardan yararlanacaksınız. Bu nedenle bu notları çalışma masanızda gözle görebileceğiniz bir yere yapıştırmanızı öneriyorum. Soruları çözerken takıldığınızda deftere değil bu notlara sıklıkla bakın. Bu aynı zamanda sizin için tekrar olacaktır ve böylece kodları sürekli tekrar ettiğinizde kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe kodlamalar depolanır. konuya hakim olduktan sonra mutlaka çok soru çözün. Matematikte iki şey çok önemlidir ; birincisi konuya hakim olmak ikincisi ise dikkati problem üzerine yoğunlaştırmak ..Unutmayın matematik sorularında konuya hakim olsanız bile işlem hataları yaptığınızda sonucunuz yanlış çıkacaktır. Soruyu yanlış yoldan çözmeye çalışmak konu eksikliğidir ama yaptığınız işlem hatalarının temelinde dikkat dağınıklığı yatar. Dikkat dağınıklığının en önemli nedeni kaygıdır. Yani kişinin soruya değil sorunun zorluğuna odaklanmasıdır. Burada yapmanızı önerdiğim soruyu çözmeye odaklanmanızdır. Dikkatinizi ve konsantrasyonunuzu arttırmak için de dikkat egzersizleri yapın. Su doku çözün, satranç oynayın vb.
Paragraf sorularını çözmek ama nasıl?
Türkçe dersi için öğrencilerin en zorlandıkları sorular paragraf sorularıdır. Uzundur,zaman alır ve tam konsantrasyon gereklidir. Aslında paragraf soruları en kolay sorulardır çünkü cevabı paragrafın içinde gizlidir tek yapmanız gereken dikkatinizi toparlayarak paragrafı okumaktır. Paragrafı okumadan önce paragrafın teknik kısmı olarak bilinen soru kökünü okuyun. İşin teknik kısmı size soruyu doğru olarak çözdürecek kısımdır. Teknik kısıma dikkatinizi verdikten sonra ise paragrafın bütününü okuyup ne anladığınızı ve sizde hangi duyguyu uyandırdığını düşünün ve sorunun çözümüne gidin. Paragraf sorularını doğru çözmek için elbette kitap okuyan bir öğrenci olmanız da çok önemli. Kitap okudukça , kitabı yorumladıkça kelime hazineniz ve yorum yapabilme gücünüz artar bu da elbette ki sözel soruları daha kolay cevaplamanızı sağlar.