Aldatmak ; toplumumuzda bilinenin aksine son derece yaygındır. Zengini de fakiri de kadını da erkeği de aldatmaktadır. Bu konuda araştırmalar yetersiz olmasına rağmen aldatmanın yaygın olduğunu söylemek mümkündür.
Erkekler de kadınlar kadar çapkınlık yapmaktadır. Ancak erkekler bir defa çapkınlık yaptıklarında bunu 5 defa anlatırlarken kadınlar ise çapkınlık yaparlarken duyulabilir endişesiyle bunu kimseye anlatmazlar. Birçok insan aldatmanın sebebinin sevgisizlik olduğunu düşünse de aslında aldatmanın nedeni olarak sevgisizliği tek başına gösteremeyiz çünkü insan sevdiği karısını, kocasını da aldatabilir. Aldatma bir an meselesidir. Bazen öyle bir an gelir ki kişi yoldan çıkıverir. Hepimizin içinde bir anne/baba bir de çocuk taraflarımız vardır. İşte aldatan, tatmin olan, yoldan çıkan tarafımız içimizdeki çocuk olan tarafımızdır. Bazı erkekler evlenmeden önce de içlerindeki çocuğu tatmin etmek için aldatırlar, yoldan çıkarlar. Bu tür erkeklerin evlenmeden önce de evlendikten sonra da yoldan çıkma potansiyelleri epey yüksektir. Ancak ne ilginçtir ki kadınlar bu tür erkeklere karşı daha çok ilgi gösterirlerken, aldatma potansiyeli olmayan erkeklere karşı ilgi göstermezler. Ve evlendikten sonra da niye aldatıldım ben diye düşünürler.
Aldatma; kişi karısıyla veya kocasıyla sorun yaşıyor diye olmuyor. Aldatma; kişinin kendi ruhsal durumuyla ilgilidir. Çapkınlığın altında belki kendini kanıtlama isteği belki aşağılık kompleksine karşı çözüm belki çocukluk döneminin sonucu belki gizli eşcinsellikten kaynaklanıyor olabilir. Eğer kişi tedavi olmak ister ise tedavi mümkün olabilir. Başına bu durum gelen kadın veya erkek önce kendisinde kabahati arıyor çoğu zaman. ’’Ben eşimi tatmin edemedim ya da ben eşimi ihmal ettim ‘’ gibi kendisiyle ilgili olumsuz algıları olabiliyor ancak bu çok da doğru bir düşünce değildir. Aldatma aldatılan kişinin davranışlarından bağımsız olarak da olabilmektedir.
Bazen de bazı erkekler sanki yakalanmak ister gibi davranışlarda bulunabiliyorlar. Cep telefonunu yanından ayırmıyor, parfümünü değiştirebiliyor. Kadının şüphe duymasına sebep oluyor. Karısının ilgisini çekmeye çalışıyor ve kadın kocasını tekrar kazanmak için daha çok çaba sarfediyor ya da tam tersi kadın ipuçları bırakabiliyor. Bu tür aldatma olaylarından sonra bazen insanlar’’ ben bunu haketmemiştim’’ deyip boşanırken bazıları tam tersine davranıp evliliğine devam ediyor.
Erkekler kadınlar aldattığında çevre duydu mu duymadı mı diye bakarken ve eğer çevre duymadıysa olayın üstünü örtebilirken ancak erkek aldattığında bazen bazı kadınlar çevrelerine bunu duyuruyorlar. Eşlerini rezil etmeye çalışıyorlar ancak çocukları var ise bu durum çocuklar açısından çok sarsıcı bir hale gelebiliyor. Hele ki genç bir kızı var ise çiftin kız çocuğu bunu unutmuyor ve babasından öfke çıkarmak için uygunsuz ilişkilere girebiliyor. O yüzden çocukların bu olumsuz deneyimleri duymamaları son derece önemlidir. Kadın veya erkek aldatıldığında burada yapılacak iki şey olabilir; ya boşanacaklar ya da aldatılma sürecinin üstesinden gelmeye çalışacaklar. Burada önemli olan verilen tepkilerdir. Soğukkanlı olmak, etrafa duyurmak, karşı tarafın başının etini yemek doğru bir yaklaşım değildir. Akıllıca yaklaşım önemlidir. Bu noktada ne istediğiniz önemlidir; boşanırsınız, siz de aldatırsınız, aranızda konuşup yeni bir sayfa açabilirsiniz, kaderim buymuş deyip oturursunuz. Seçim sizin! Ancak unutmayın öfke ile boşananlar zaman içinde pişman oluyorlar; keşke boşanmasaydım diyen insanların sayısı da epey fazla. En zararlısı ise kurban rolüne girenler yani kaderim buymuş diyenlerdir. Kocasına ters davranır, kocasına taş atar; kocasına ikide bir saldırır. Adam önce katlanır ama bir süre sonra yeter artık der ve karısının davranışlarını da bahane göstererek yine aldatır. Aslında yapılması gereken eşlerin oturup konuşması, aksaklıkları düzeltmesidir.