Bağlanılan figürden veya evden ayrılmaya odaklanmış aşırı korku durumudur. Bağlanma figürü ebeveynler , büyükanne, büyükbabalar,bakım verenler veya kardeşler olabilir.6 ay ile 36 ay arasındaki bir çocuğun bu dönemde ayrılığı tolere edememesi normal bir durumdur. Ancak yaşça daha büyük olan çocukların ayrılığı tolere edememeleri çok da kendi yaş dönemlerinden beklenen bir durum olmadığı için nedenlerinin araştırılması uygundur. Bağımlılıktan bağlılık sürecine geçilemediğinden çocuğun bu bağı kurduğu kişiden ayrılıp okula gitmesi sırasında çocuk ayrılmaya dair aşırı tepki verir. Çocuklar yetişkinler gibi ‘benim bir sıkıntım va ,mutsuzluğum var ‘’ diyemezler. Sıkıntılarını davranışlarıyla gösterirler. Yetişkinler sahnede çocuğun sergilediği davranışları görebilirler; örneğin hareketlilikte artış,yerinde duramama,ağlamalar,tepinmeler,karın ağrısı şikayeti,bulantı,kusma,uykularda sıklıkla kabus görme,okula gitmeyi reddetme gibi.. Çocuğun sahnede sergilediği bu davranışlardan ziyade kuliste ne olduğu önemlidir. Kulis ; çocuğun iç dünyasında yaşadığı mücadeledir. Hissettiği duygular,korkular,sıkıntılardır. Önemli olan çocuğun sahnede sergilediği davranışları değil kuliste neler yaşadığını anlamaya çalışmak ve çocuğa yardımcı olmaktır. Çocuğun verdiği bu tepkiler bir şımarıklık,edepsizlik değildir; bu tepkiler kesinlikle çocuğun elinde değildir,çocuğun bilinçli yaptığı eylemler değildir. İşte çocuğun kuliste yaşadıkları için çocuğa kızmak,eleştirmek,çocuğu suçlamak ne derecede doğrudur? Yapılması gereken psikolojik destek almakken ebeveynlerin ya da eğitimcilerin zaman zaman çocuğun durumunu sahnede sergilediği davranışa göre değerlendirdikleri ve bu yüzden de çocuğun anksiyete yani endişe miktarını arttırdıklarını da görebilmekteyiz.
Ayrılık kaygısına sebep olan nedenlerden biri otorite figürlerinin ve ebeveynlerinin davranışları olmasının yanı sıra çocuğun genetik yapısı,mizacı,bakım verenle yaşadığı bağlılıktan bağlanmaya geçişteki sıkıntılar olarak sıralanabilir.
Ayrılık kaygısı yaşayan çocuk; bağlandığı kişileri yitireceğinden ya da onların başına bir iş geleceğinden korkar,bu korku süreklidir ve çocuk bu korkuya bağlı olarak aşır bir endişe duyar. Kötü bir olayın ; bağlandığı kişiden ayrılmasına yol açabileceğinden korkabilir. Örneğin; kaybolacağı ya da kaçırılacağı korkusu gibi.
Ayrılma korkusundan dolayı okula ya da başka bir yere gitmek istemez. Bağlandığı kişi olmadan uyumayı rededer. Ayrılma konusunda sürekli kabus görür. Kaygıya bağlı olarak ebeveyne iyice yapışır.
Son olarak; tekrar etmekte fayda görüyorum, bu gibi bir durumda çocuğu kendi haline bırakmak ya da yapacaksın ,edeceksin şeklinde telkinde bulunmak çocuğun kaygısını arttırıp ruh sağlığını bozmaktan başka bir işe yaramaz. Ayrılık kaygısı geliştiyse bir çocukta yardım almak şarttır.
Psikolog Armağan Pınar Adanar